Mobil yaşamın şehir istasyonu

Arjantin kökenli “ofis-kafe” zinciri Urban Station’ın İstanbul’daki ikinci şubesi Galata’da açıldı. Zincirin Avrupa ve Ortadoğu haklarını elinde tutan genç Türk girişimciler büyümeye kararlı.

İstanbul Beyoğlu’nda, Türkiye’nin kendine has binalarından biri olan Doğan Apartmanı’nın da bulunduğu son dönemde en ‘hip’ mekânlarına ev sahipliği yapan Serdar-ı Ekrem sokağa geçen ay sıra dışı bir dükkân daha eklendi. Ama Tünel’den Kuledibi’ne uzanan sokaktaki bu dükkânın ne olduğunu bilmeyenlerin işi hemen çözmesi kolay değil. Çünkü sarı tabelasındaki “Urban Station” yazısı, vitrinindeki sepetli sarı bisiklet, kırmızı Londra tipi telefon ve boş masalar buranın ne tür bir işyeri olduğuna dair ipucu vermiyor. Kafe gibi görünüyor ancak ortalıkta servis elemanı görmek mümkün değil. İnternet kafe deseniz, masalar var ama kurulu bilgisayar yok. Çünkü burası Türkiye’de henüz bilinmeyen dünyada ise sadece dört ülkede bulunan bir “ofis-kafe”. Türkiye’de bu konseptin bilinmemesi doğal çünkü 13 bin kilometre ötedeki Arjantin kökenli Urban Station sadece dört yıllık bir geçmişe sahip; Şili, Kolombiya ve Meksika’da var, Türkiye’de ise Beyoğlu’nun dışında sadece Maslak’ta bir şubesi bulunuyor. Ama şimdilik. Çünkü grup hem dünyada hem Türkiye’de hızla büyüyüp, ofis-kafe zinciri oluşturmayı hedefliyor.
Urban Station’ı bu kadar iddialı yapansa, konseptinin bir süredir evrensel hale gelen bir ihtiyacı karşılamak üzere oluşturulmuş olması. Her bir Urban Station, profesyoneller ve akademisyenler için “ideal bir çalışma alanı” olarak tasarlanmış. Mekândaki sarı ağırlıklı göz yormayan renkler ve aydınlatma, fondaki yumuşacık caz müziği, okuma ışıklı özel elektrik prizli kare masalar, özel tasarım koltuk ve sandalyeler, hızlı kablosuz interneti ve ofis cihazları, ev veya otel konforunu kafe ortamına taşıyor. Ortam sürekli dingin ve sükûneti korumak niyetiyle gürültülü telefon konuşmaları için telefon kulübesi bile düşünülmüş. Saati 8 lira olan ücrete sınırsız internet, kahve, çay, kurabiye ve meyve dahil. Ofisteki kilitli dolaplara eşya bırakmak ve oturmaktan sıkılanlar için bir tur atılabilecek bisiklet de ücretsiz. “Mini bardan” alınacak içecek ve yiyeceklerle yazıcı çıktıları “ekstra” ama cüzi fiyatlarla. Mekânın asmakatındaki kapasiteleri 8-50 kişi arasında değişen toplantı odalarının kullanım ücretleri de otellerle karşılaştırıldığında oldukça makul kalıyor.



Urban Station’ın sunduğu “profesyonel rahatlık” hem Beyoğlu’nda hem de çevresi yepyeni ofislerle dolu olmasına rağmen Maslak’ta müdavimlerini yaratmış. İşleri gereği İstanbul’da bir süre bulunmak zorunda olan “iş gezginleri” (business travellers); işyerinin patırtısından, telefonundan ve ziyaretçilerinden bıkıp sakin bir yerde projesine yoğunlaşmak isteyenler; henüz bir ofis sahibi olamayan girişimciler; yüksek lisans ve doktora öğrencileri Urban Station’larda buluşuyor.
Aslında bu konsepti Türkiye’ye getiren de benzeri bir mekân arayışı oldu. İngiliz bir sigorta grubunun Türkiye ofisine kurucu müdür olarak atanan Çiğdem Koyutürk, ilk aylarda evinde veya kahve dükkânlarında çalışınca, ofis-kafe ihtiyacını fark ederek harekete geçmiş. Bu tarzda bir konseptin olup olmadığını internet üzerinden araştırınca Urban Station’ın tam hayal ettiği gibi bir marka olduğunu anlayıp Arjantinli şirketle iletişime geçmiş. Beş aylık bir fizibilite ve bölge dinamiklerinin Arjantin ile paylaşılması sonrasında ortaklık detayları gündeme gelmiş. Koyutürk, konuyu eski iş arkadaşı Gökhan Beydoğan’a açtıktan sonra Genel Müdür olarak katılması için Coşku Çobanoğlu ile iletişime geçmiş. Hepsi henüz 30’lu yaşlarını süren genç girişimciler Urban Station Europe Middle East’ı kurarak İstanbul’da ilk dükkânlarını geçen yıl ağustos ayında Maslak’ta açmışlar.
Gökhan Beydoğan, kendi konseptlerini geliştirmek yerine Arjantin’den model getirmelerinin sebebini, “Biz önce sistemi beğendik ve ortaklarımıza inandık. Onlar da adil insanlar olduğu için çok iyi şartlarda anlaştık. Arjantin’deki ana şirket bizim lisans sağlayıcımız değil. Onlar bizim küçük ortağımız, biz de onların ‘eş geliştiricisiyiz’, marka üzerinde de haklarımız var” şeklinde açıklıyor.
Urban Station Europe Middle East, şirketin bütün Avrupa ve Ortadoğu haklarına sahip. Beydoğan ve ortakları şimdi yeni yatırımlar için özellikle İstanbul-Anadolu yakasında yer ararken, Türkiye ve sorumlu olduğu bölgeden franchising taleplerini topluyor. Şimdiden 10 kadar şehirden ve beş ülkeden talep almışlar. Dünyada mobil çalışanların giderek artması yeni yatırımlar için cesaretlendiriyor. Zira global araştırma şirketi IDC’nin verilerine göre 2013’te dünyada mobil çalışanların sayısının 1 milyarı aşacağı, 2015’te de 1,3 milyara ulaşarak çalışan sayısının yüzde 37’sini oluşturacağı tahmin ediliyor. Bu potansiyele dünyanın bütün metropollerinde yanıt vermeyi hedefleyen Urban Station, dünyanın her yerindeki şubelerinde geçerli olacak bir akıllı kart bile geliştirmiş. Kısa sürede yakalanan ivmeden memnun olan Beydoğan, “Girişimci gördüğü konsepti kopyalamak yerine işbirliğine gitmeyi de bilmeli” tavsiyesinde bulunuyor.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Geleceğin ulaşım araçları

Türkiye’nin ilk inovasyon okulu

Cristiano Ronaldo