Matrix dünyasına hazır mısınız?

İnternet aracılığıyla birbiriyle ve insanlarla iletişim sağlayan bir dizi küçük ve ucuz sensör, fiziksel dünyayı enformasyon sistemine çeviriyor.Yaşamı daha konforlu ve verimli hale getiren online nesnelerle mahremiyetinizden ödün vermeye hazır mısınız?


Reklamlarda görmüşsünüzdür: Karadeniz’de çay üreticileri artık bahçelerini tablet bilgisayarlarından takip ediyorlar. Bahçelere yerleştirilen küçük sensörler, ısı nem ve kimyasal değişiklikler ölçüp verileri cep telefonu şebekesi aracılığıyla üreticinin bilgisayarına gönderiyor. Bu sayede üretici ne zaman bahçeyi sulayacağına, gübre vereceğine veya ürünü toplama zamanına karar veriyor. Benzeri sistemlerden Çukurovalı çiftçiler de faydalanıyor. Büyük çiftçiler tarlalarına elektronik meteoroloji istasyonu kuruyor. Ölçümler yapan bu istasyonlar örneğin don tehlikesi belirdiğinde çiftçiye bunu SMS mesajı ile saatler öncesinden duyuruyor. 



İnternet veya cep telefonu sistemleri sayesinde birbiriyle ve insanlarla iletişim sağlayan bir dizi küçük ve ucuz sensör, fiziksel dünyayı enformasyon sistemine çeviriyor. “Nesnelerin İnterneti” adı verilen bu sistemler yaşamı daha konforlu ve verimli hale getiriyor. Dünyada bu tarzda akıllı kent sistemleri hayal gücünün sınırlarını zorlayacak nitelik kazandı. Washington’da yerleştiren elektronik akustik sensörleri sayesinde polis silah sesi geldiğinde yerini hemen hatasız olarak belirleyebiliyor örneğin. Los Angeles’ta da İstanbul’da olduğu gibi boş otopark alanları caddelere konan ışıklı tabelalardan veya cep telefonlarından da takip edilebiliyor. Ama Los Angeles’ta bu sistem park ücretini talebe göre belirlemekte de kullanılıyor. Benzer şekilde İtalya, Kanada ve ABD’de bazı kentlerin elektrik şebekesine akıllı sistemler yerleştirdi. Bu sayede tüketim anlık olarak izleniyor, günlük ve saatlik fiyatlama yapılabiliyor. Bu sistem elektrik tüketimde ciddi tasarruf sağlıyor. Üstelik bunlar henüz daha yolun başında yapılanlar.

Küresel ısınma ve artan nüfusla kaynakların tükenmesine önlem olarak üretim ve tüketimde verimlilik yeni nesil cihazların temel hedefi. ABD’li startupAlertme, aynı adı taşıyan ve evlerin su, gaz ve elektrik tüketimin anbean takip eden cihazı ile büyük başarı yakaladı. İngiliz firması Enlight ise, binalarda kullanılan fotoselli ampuller gibi, yaya yaklaşınca yanan ve sokak lambası geliştirdi.  İstanbul’da belediye otobüslerine konulan ekranlar otobüsün hangi durakta olduğunu ve bir sonraki durağı artık görsel ve sesli olarak bildiriyor örneğin. İzmir’deki otobüs duraklarında bir sonraki otobüsün varış zamanı da bildiriliyor. Büyükşehir belediyeleri, kentin trafik durumunu, içme suyu kaynaklarında su seviyesini,  hallerdeki sebze-meyve fiyatları ve pek çok hizmeti internet üzerinden anlık olarak duyurabiliyor.

Nesnelerin interneti üzerine 2004’ten beri araştırma yapan ve gelişmeleri takip eden Hollandalı uzman LievenTrappenniers, bu sektörün patlama yapacağını düşünüyor. Ancak bunun için internet ve cep telefonu altyapısının kapsama alanının daha da gelişmesi ve fiyatların ucuzlaması gerekiyor. Sensör ve yazılımların belli bir standarda oturması da ikinci koşul. Sektörde bu konuda bir takım girişimler var. Logitech ve Ouya’nın da içinde bulunduğu on şirket, geçen yıl tüketicilerin ev otomasyonu, eğlence ve üretkenlik alanlarında doğrudan kullandıkları internet bağlantılı cihazlar ve ilgili yazılımları bir standarda oturmak için “Nesnelerin İnterneti Konsorsiyumu” (The Internet of ThingsConsortium) adlı oluşumda bir araya geldi örneğin. Bu tür işbirlikleri uygulamaların sayısını patlatabilir. Öyle ki Massachusetts Institute of Technology (MIT) Akıllı Şehir Laboratuvarı Direktörü Carlo Ratti, “Yakında etrafımızdaki her şey internete bağlanıp kendi aralarında ve bizimle konuşacak. Belki de bu nesneler sayesinde biz de birbirimizi daha iyi anlayacağız” diyor.


 Ancak bu konforun bir bedeli var: İnsanlar mahremiyetlerinden bir parça daha feda etmek zorunda kalabilir. Şehirlerdeki trafik ve güvenlik kameralarına henüz alışmamışken, evimizin, arabamızın hatta bedenimizin her türlü faaliyetinin izlendiği bir dünyaya gidiyor olabiliriz. Japonya’da kendisine yaklaşan kişilerin Facebook profillerini bulup tercihlerine göre ürünleri tanıtan reklam panoları çok tartışma yarattı örneğin. Google’ın henüz test ettiği Google Glass, kötü amaçlı kullanılabileceği iddiasıyla piyasaya çıkmadan LasVegas kumarhanelerinden ve bazı eyaletlerin mahkemelerinden aforoz edildi. Avrupa Birliği enerji tasarrufu programı ile 10 yıla kalmadan kıtadaki bütün araçların tüketiminin ve CO2 salınımın izlenmesi istiyor.

Ama kim her adımının birilerince gözlenmesini ister? Matrix filmlerindeki sanal dünyayı çağrıştıran bir “sensörler evreni” ister istemez tedirginlik yaratıyor. Çünkü nesnelerin kendi iletişim ağını kurduğu dünyada özgürlüklerimizden ve güvenliğimizden de feragat etmek zorunda kalabiliriz. Hollanda’nın Radburd Üniversitesi’nde kurulan dijital güvenlik izleme grubundan HenkHoepman, “Veriler evinizden, arabanızdan veya bedeninizden gittikten sonra kontrolünüzde olmazsa tehlike başlar” diyor. Kilonuzun arttığını doktorunuzun bilmesi iyidir ama özel sağlık sigortası şirketinin bunu bilmesini istemezsiniz. Evden uzakken kızılötesi algılayıcıların eve hırsız girdiğini bildirmesini istersiniz ama sokak ortasındaki reklam panosunun sizin tuhaf kaçabilecek tercihlerinize göre reklama başlaması siz yerin dibine batırabilir. Anlaşılan o ki her yenilik gibi nesnelerin interneti de avukatlara yeni kazanç kapısı açacak. 




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Geleceğin ulaşım araçları

Türkiye’nin ilk inovasyon okulu

Cristiano Ronaldo