2014’TE DÜNYA Dünya Ekonomik Forumu’nun “2014 Küresel Eğilimler” başlıklı raporu, yakın gelecekte beklenen siyasi, ekonomik ve sosyal gelişmeleri ortaya koyuyor.WEF’nun raporuna göre 2014’te Ortadoğu ve Kuzey Afrika’ya sosyal olaylar yön verecek. Dünya çapında sosyal patlama riski artıyor, genç işsizliği aşılmazsa Euro Bölgesi çatırdayabilir.
Dünya Ekonomik Forumu (World Economic
Forum-WEF), 2009’da Davos Zirvesi’nde yaşanan “One Munite” krizi nedeniyle
Türkiye’nin toplumsal hafızasında -en azından bir bölümünde- pek de iyi şöhrete
sahip olmayan bir kurum olarak yer etti. Ancak WEF, dünyada ekonomik ve
toplusal değişimin dikkatle izlendiği uluslararası bir kuruluş. WEF’indünya
siyaseti ve ekonomisine yön veren 1500 kişiyle yaptığı anket verileri ışığında
hazırladığı isabetli öngörüler dikkatle takip ediliyor.
WEF her yıl olduğu gibi 2014 yılına
ilişkin de tahminlerini yayınladı. “2014 Küresel Eğilimler” başlıklı raporda
belli başlı 10 küresel siyasi ve ekonomik eğilim, her zaman olduğu gibi, önem
derecesi 1’den 5’e artan şekilde puanlanarak sunuldu.
Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da “Bahar” sonrası yüksek tansiyon: 4,07
Arap Baharı sonrası Kuzey Afrika
bölgesindeki siyasi istikrarsızlık, 2011 Mart ayında Suriye’de başlayan ve tüm
bölgede etkisini gösteren iç savaş ve işsizlik kaygı yaratıyor. Sadece Ortadoğu
ve Kuzey Afrika değil Avrupa ve Kuzey Amerika’da da bu sorun gelecek yılın en
önemli başlığı olarak kalabilir. Washington’daki PEW Araştırma Merkezi’nin
araştırmasına göre Türkiye’de halkın yüzde 48’i durumdan memnun değil.
Filistin’de ve Lübnan’da bu oran yüzde 88, Tunus’ta yüzde 81, Mısır’da yüzde 62.
Yüksek tansiyon toplumsal uzlaşı ve barış umutlarını da törpülüyor.
Gelir uçurumunun derinleşmesi: 4,02
Asya’da gelir eşitsizliği hesaplarında
kullanılan katsayı 2014’de 4,05’e kadar yükselecek. Ama daha kötüsü de var:
Latin Amerika da bu rakam 4,15, Sahraaltı Afrika’da ise 4,17 olarak gerçekleşecek. Gelir eşitsizliğinin derinleşmesi
2014’ün en önemli sorunlarından biri olacak. Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da ise
gelir eşitsizliğinin artması üçüncü sıradaki sorun. Avrupa bu sorunu listenin
başına almasa da ekonomik krizle boğuşan Yunanların yüzde 95’i, İspanyolların
yüzde 89’u, İtalyanların yüzde 86’sı “ülkelerindeki ekonomik sistemin
zenginleri kayırdığını” düşünüyor.
Yapısal işsizlik: 3,97
Yapısal işsizlik artık o veya bu
devletin sorunu olmaktan çıktı. Bu, artık küresel çapta bir sorun. Özellikle
genç nüfusun işsizliği sosyal dokuyu bozuyor, toplumsal hareketleri ve
isyanları tetikliyor. Dünya çapında işsiz sayısı 2012’de 4,2 milyon artarak 197
milyona yükseldi. Eski Kıta işsizlikte en dertli bölge: Avrupalıların yüzde
54’ü hükümetlerinin yapısal işsizliği en önemli gündem maddesi yapması
gerektiğini düşünüyor. İtalya, İspanya, Portekiz ve İrlanda’ya dikkat: Sosyal
patlama kapıda. Eğitim ve inovasyon politikalarının gözden geçirilmesinde fayda
var.
Siber savaşlar: 3,93
Dijital savaşlar eskiden gizemli bir
komplo gibi anılıyordu. Artık daha görünür oldu. Kamu kurumları, enerji
tesisleri, fabrikalar, borsalar, bankalar… Siber saldırıya uğramayan kesim
kalmadı. Saldırıların en büyük kaynağı yüzde 23 ile ABD. Artık sorun sanal
değil somut: ABD’de yapılan bir araştırmada 50 yaş üzeri insanların yüzde
60’ından fazlası, siber saldırılardan ürktüğünü söyledi. Nesnelerin interneti
gibi uygulamaların artması bu kaygıları daha da yükseltiyor.
İklim değişikliği karşısında atalet: 3,81
İkilik değişikliği insanlığın 20 yıllık
ekonomik ve sosyal gelişimini yok edebilecek potansiyele sahip. Birtakım
önlemler alınmaya başlandı ama çok yavaş ilerleniyor. Dünya çapında
yenilenebilir enerji kaynaklarına bugüne kadar bir trilyon doların üzerinde
yatırım yapıldı örneğin. Ama bu miktarda yatırımı her yıl yapmalıyız. Yoksa savaşı
kaybedebiliriz. Durumun vahametiyle ilgili iki yıl önce sahip olduğumuz
duyarlılık yok oldu. Bu risk gelecek yılda muhtemelen listeden düşmeyecek.
Ekonomi politikalarına güvenin azalması: 3,79
Özellikle gençler günümüz ekonomi
politikalarınagüvenmediklerini söylüyor. Yunanistan’da halkın yüzde 99’u,
İngiltere’de yüzde 83’ü, ABD’de yüzde 65’i “Ekonomik durumumuz kötü” diyor.
Yöneten ile yönetilen, banka ile tasarrufların yatırıldığı yer arasındaki
bağlantı kopuyor. Bu yakınmalar yabana atılır gibi değil. Çünkü bu inanç,
ekonomik krizin ağırlığını artırıyor, iyileşmeyi güçleştiriyor ve ekonomi
politikalarından gerçekçi olmayan beklentilerin oluşmasına yol açıyor.
Değerlerden uzak liderlik: 3,76
Endüstriyel kapitalizm kurumlarının bir
meşruiyet sorunu yaşıdığı aşikâr. Bu ortamda liderlerin “ortak iyi”yi aramaktan
başka seçeneği yok. Ortak iyi, uzun vadede refahın tek yolu. Çünkü yaşam savaşı
verenlerin çoğunlukta olduğu bir toplumda kimse kendini güvende hissedemez.
Bunun dışında her türlü liderlik pratiği, “kendi çıkarlarına hizmet etmek”
olarak algılanacaktır. Her liderden aziz olmasını bekleyemeyiz ama onlardan
bizimle bilgi paylaşmasını talep edebiliriz.
Asya’da orta sınıfın genişlemesi: 3,75
Asya’da orta sınıfın yükselmesi refahı
hızla artırırken bölgesel çatışmaları azaltıyor. Asya toplumları başarılı
oluyorlar çünkü serbest piyasa ekonomileri, bilim teknoloji ve eğitimde
üstünlük gibi önemli reformlar uygulamaya başladılar. Asya’da orta sınıfta
olarak kabul edilebilecek yaklaşık 500 milyon kişi var ancak bu rakam 2020’ye
kadar 1,75 milyara çıkacak. Asya’da orta sınıfların durdurulamayan büyümesi,
küresel kaynakların kullanımında büyük bir sıkıntı yaratacak.
Metropollerin öneminin artması: 3,48
Dünyada nüfusu 15 milyonu aşmış, farklı
tarih ve kültüre sahip olduğu sanılan ama sonuçta insanlardan oluştuğu için
DNA’ları aynı olan kentlerin sayısı hızla artıyor. Kentlerin inovasyonun,
yaratıcılığın ve ilerlemenin merkezleri olduğuna inanan yöneticiler, Çin ve
Hindistan’da olduğu gibi kalabalık kentlerin oluşmasını destekliyor. 2025’e
kadar bu sayı 35’e çıkacak. Ancak bu kentler Detroit gibi tek bir gelir kaynağı
üzerine kurulmuş ve bundan ötürü de başarısız olmaya mahkum olacaklar.
İnternette yanlış bilginin hızlı yayılımı: 3,35
Yanlış bilginin yayılması konusunda
Twitter’ı suçlamak kolay. Türkiye’de Gezi Parkı eylemleri sırasında Twitter’da
Boğaz Köprüsü’nden Taksim’e doğru yürüyenleri gösterdiği ileri sürülen
fotoğrafın Avrasya Maratonu’ndan alındığı ortaya çıkmıştı. Ama bunun için
Twitter’ı değil, ağır hareket eden ana akım medyayı suçlamak gerekirdi.
İnternette yanlış bilginin yayılması elbette bir sorun ama çözümü bunu yaratan
ekosistemde aramak gerekiyor.
Yorumlar
Yorum Gönder