Kayanın altındaki sır
Enerjide dışa bağımlı Türkiye kaya gazı aramaları ile yeniden umutlandı. Ancak kaya gazını, “yeni enerji devrimini yaratacak kaynak” diye selamlayan da var, “çevre düşmanı” ilan eden de. Peki, Türkiye bu yeni yer altı kaynağını reddetmeli mi yoksa ona bütün gücüyle sarılmalı mı?
Geçen ay ABD ekonomisinin ikinci
çeyrekte beklentilerin çok üzerinde, yüzde1,7 büyüdüğü açıklandı. Kimileri için
dünyanın bir numaralı ekonomisinin krizden çıktığına işaret eden bu büyüme
oranı oldukça sürprizdi. Oysa eski Merkez Bankası Başkanı Alan Greenspan dahil ABD’nin
en önemli ekonomistlerini barındıran Ekonomik Danışmanlar Konseyi daha geçen
yıl ABD ekonomisinin 10 yıllık büyüme dönemine girdiğini açıklamışlardı.
Amerikalı ekonomistler,“kaya gazı üretimi teknolojisi sayesinde doğal gaz
fiyatlarının düşeceğini” ve bu sayede ABD ekonomisinin büyümesine 2022’ye kadar
her yıl ortalama yüzde 1 katkı yapacağını öngörmüşlerdi.
Sonraki raporlar daha da parlaktı:
Uluslararası Enerji Ajansı, ABD’nin, doğalgaz üretiminde Rusya’yı 2015’te, petrol
üretiminde ise Suudi Arabistan’ı 2017’de geçeceğini bildirdi örneğin. Aynı
rapora göre dünyanın en büyük enerji tüketicisi ABD, bu yeni kaynağı sayesinde
2035 yılında enerjide kendi kendine yeter hale gelecekti. Ardından ABD Ticaret
Bakanlığı, yatırım izni için başvuran uluslararası şirketlerin planladığı
yatırım miktarının 90 milyar doları aştığını duyurdu. Üstelik bunların çoğu
ağır sanayi yatırımlarıydı ve fiyatı ABD’de Avrupa ve Japonya’dakinin dörtte
birine düşen doğalgazın yarattığı enerji maliyeti avantajından yararlanmak
istiyorlardı. Financial Times gazetesi yazarı Philip K Verleger Jr. “ABD, kaya
gazı sayesinde yeni bir ekonomik patlama yaşıyor” diyerek durumu özetlemişti.
Bu cezbedici tablo, dünyada kaya gazı
kaynaklarına ilgiyi olağanüstü artırdı. Devasa kaya gazı rezervleri tespit
edilen Çin, Arjantin, Brezilya ve Polonya gibi ülkelerde arama çalışmaları
hızlandı. Türkiye de harekete geçmekte gecikmedi.Shell ile ortaklık anlaşması
imzalayan TPAO geçen Mart ayında Diyarbakır’da ilk kazmayı vurdu. Sırada Sivas,
Batman ve Erzurum var. Ayrıca Trakya ve Tuz Gözü civarındaki kaya gazı
yataklarında da üretim planlanıyor.
Türkiye’nin
kaya gazı rezervi hakkında çeşitli rakamlar ortaya atılıyor. ABD Enerji
Enformasyon İdaresi’nin geçenTemmuz ayında yayınlanan bir raporu Türkiye’de
yaklaşık 4,6 trilyon metreküp kaya gazı rezervi olduğu, ancak bunun sadece 650
milyar metreküpünün çıkarılabilir olduğu yönündeydi. Uluslararası Enerji
Ajansı’nın 2011 tahminleriyse 450 milyar metreküp çıkarılabilir rezervi işaret
ediyordu. Türkiye Petrol Jeologları Derneği (TPJD)
Başkanı İsmail Bahtiyar, kullanılabilir rezervlerin 1,8 trilyon metreküp olduğu
belirtiyor ama gerçek rakamın TPAO’nun sondaj çalışmalarından sonra netleşebileceğini
belirtiyor. Neticede Türkiye’nin yıllık tüketiminin 45 milyar metreküp olduğu
düşünülürse, ülkemizin en azından 10-15 yıllık ihtiyacını karşılayacak bir kaya
gazı rezervi olduğu anlaşılıyor.
Peki, bu miktarda
kaya gazının dünyada tartışmalara yol açan risklerini göze alıp yatırım yapmaya
değer mi? Norveç merkezli Tiway Oil’in Türkiye ofisinde Rezervuar Müdürü olarak
görev yapan Serhat Canbolat, kaya gazının dünyada büyük fırtına koparan çevre
kirliliği problemlerinden önce ABD’deki kaynaklardan temel farkına dikkat
çekiyor. “Kaya gazı çıkarılabilecek havzalarda ABD ve Türkiye’nin jeolojik
yapısı oldukça farklı. Kabaca söylersek ABD’de 1000-1500 metreden çıkarılan kaliteli
kaya gazı, Türkiye’de ancak 3000-3500 metreden çıkarılabiliyor” diyor Canbolat.
Bu durum elbette kaya gazını çıkarma maliyetini ve süresini artırıyor. Yapılan
tahminlere göre yeni bir kuyudan petrol çıkarmanın maliyeti 2-3 milyon
dolarken, kaya gazında bu maliyet 12-14 milyon dolara çıkabiliyor. Üstelik
üretim teknolojisi şimdilik sadece ABD ve Kanada’nın elinde var. Ama Enerji Bakanı Taner Yıldız geçen Haziran ayında kaya
gazı üretiminin 8 ila 10 yıl sonra verimli olabileceğini açıklamıştı. Serhat
Canbolat bu tablodan dolayı Türkiye’de kaya gazı üretimine soyunabileceklerin
sayısının sınırlı kalacağını söylüyor.
Buna rağmen
hükümet kaya gazı üretimi konusunda kararlı görünüyor. Enerji Bakanı Taner Yıldız,
2023’e kadar Türkiye’nin enerji faturasında “her yıl en az 12 milyar dolartasarruf etmeyi hedeflediklerini” açıklamış, bunun için “bütün kaynakları
devreye sokabileceklerini” söylemişti. Ondan bir ay sonra Çevre ve Şehircilik
Bakanı Erdoğan Bayraktar, “çevreyi kirletmeden, belirli kriterler çerçevesinde
kaya gazı kullanımı konusunda Enerji Bakanlığı ile ortak çalışma yapacaklarını”
açıkladı. Türkiye, çevreyi kirletmeden kaya gazı üretmenin yöntemini
geliştirirse dünyada bir ilk olabilir! Çünkü kaya gazı üretimine ABD dışında pek
çok ülkenin ihtiyatla yaklaşmasının ardında, yaratabileceği çevre sorunları
bulunuyor. Kaya
gazı üretimi, yeryüzünün derinliklerindeki kaya katmanları arasında sıkışmış
doğalgazı, yüksek basınçlı su ve kum karışımıyla açığa çıkarma tekniğine
dayanıyor. Bu teknik yer altı su kaynaklarına doğal gaz karışmasına ve havaya
metan gazı sızmasına neden olabildiği için çevrecilerin tepkisini çekiyor. Youtube’da
kaya gazı çıkarılan havza yakınlarındaki evlerin musluklarından çıkan gaz veya
kaya gazı kuyularının kirlettiği içme suyu kaynaklarında büyükbaş hayvan cesedi
görüntüleri yüz binlerce kişi tarafından paylaşılıyor. Ayrıca ‘kırma’ (Fracturing)
adı verilen bu yöntem kayalarda öyle bir basınç oluşturuyor ki bazen Richter ölçeğine
göre 3 büyüklüğünde depremler meydana gelebiliyor. Bu nedenle Avrupa’da
çevreciler kaya gazı planlarına sert biçimde karşı çıkıyor. Fransa
Cumhurbaşkanı François Hollande, geçen ay, “Benim görev sürem boyunca bu ülkede
kaya gazı üretimi yapılmayacak” diyerek kestirip attı. Enerjisinin yaklaşık
üçte ikisini nükleer enerjiden elde eden Fransa’nın aksine İngiltere’de durum
biraz farklı. Başbakan David Cameron, “Ülkemizin dünya sahnesindeki rolünü
sürdürebilmesi için bu güce ihtiyacımız var” diyerek desteklediği kaya gazı
üretimine karşı Ağustos ayında ülkede hemen her gün protesto gösterileri
düzenlendi.
Türkiye’de
de kaya gazı konusunda ihtiyatlı itirazlar yükseliyor. CHP İzmir Milletvekili
Prof.Dr.Hülya Güven Diyarbakır’da TPAO sondajı başladığı sıralarda, mecliste
araştırma komisyonu kurulması gerektiğini savundu. Prof. Güven’e göre “Kaya
gazının olumsuz çevresel etkilerinin yanında yeraltı sularını kirletmesi ve
karbondioksit yayması nedeniyle bazı Avrupa ülkelerinde
yasaklı ya da kısıtlı olan üretiminin Türkiye’de denetlenmesi” gerekiyor. Yeşil Ekonomi sitesinin Genel Yayın
Yönetmeni İlhan Katipoğlu, kaya gazının çevre etkilerinin “tam olarak
bilinmemekle birlikte” Türkiye’nin bu enerji kaynağını kullanıma açmadan önce
dikkatli davranması gerektiğini belirtiyor.
TPJD başkanı Bahtiyar ve Tiway’dan
Serhat Canbolat da ihtiyatlı yaklaşımların hakkını vermekle birlikte
Türkiye’nin kaya gazında şansını denemek zorunda olduğu düşünüyor. Bahtiyar’a
göre,“Türkiye’nin enerji bağımlılığından kurtulması için bütün kaynaklarını
harekete geçirmesi gerekiyor.” Canbolat ise, “Türkiye’nin enerji kaynağı
beğenecek durumu yok. Bütün kaynaklara ihtiyacı var” diyor. AK Parti hükümetinin
tavrının onların görüşüne yakın düştüğü kuşkusuz.
Yorumlar
Yorum Gönder