Fizik çok mu ileri gitti
Bilimin
paralel evrenlerden, gizli boyutlara kadar hemen her konuda bir teoriye sahip
olması yoksa “bir eğlencenin” parçası mı? Teoriler ne kadarı gerçeklere
dayanıyor, ne kadarı kurmacadan ibaret? İngiltere’nin iki önemli fizikçisi,
fiziğin gerçeğin sınırlarını aştığı iddialarını tartıştı.
---
Fransa
İsviçre sınırındaki CERN laboratuarlarında uluslararası bilim insanları grubu,
14 Mart 2013’te ‘Higgs bozonu’nu bulduklarını açıklandı. Bilim, ‘Tanrı
Parçacığını’ bulmuş, yaklaşık 50 yıl önce Peter Higgs liderliğindeki ekibin ortaya
attığı “enerjiden madde elde edilebileceği” teorisi kanıtlanmıştı. Her fizik
teorisi bu kadar şanslı değil. Özellikle evren ve maddenin kökenine ilişkin
varsayımlar, ispatlanması imkânsıza yakın olduğu için teori olarak kalmaya mahkûm
görünüyor. Karanlık madde, paralel evrenler, gizli boyutlar gibi “fizikle
felsefe din arasındaki sınırı ortadan kaldıran” pek çok teori belki de boş yere
kanunlaşmayı bekliyor.
Bilim
dünyasında, bazı teorilerin fiziğin konusu olamayacak alanlara ilişkin olarak
kurulmaya başlandığı, çoğunun “gerçeklerden” çok “kurmacaya” dayandığına
ilişkin kanaat giderek güçleniyor. Bunlardan biri bu yıl yayınlandığında büyük
gürültü koparan “Farewell to Reality: How Fairytale Physics Betrays the Search
for Scientific Truth” (Gerçeğe elveda: fizik peri masalları, bilimsel gerçeği
arayışa nasıl ihanet ediyor) adlı kitabının yazarı Jim Baggott. Guardian
gazetesi geçen ay Baggot’ı, iddialarını tartışması için İngiltere’nin önde
gelen üniversitelerinden Imperial College London’da teorik fizik profesörü Mike
Duff ile aynı masaya oturttu. İlginç tartışmanın önem bir bölümünü aktarıyoruz.
Jim Baggott: Bazı problemlerin
çözülmesi için hiçbir ipucu veya bilimsel veri yoktur. Bu yüzden bilim insanları
spekülasyon yapmaya mecbur kalır. Ancak kitabımda belirttiği gibi “her şeyin kuramına”
(Theory of Everything-TOE) ulaşmayı tutku haline getiren bazı bilim insanları
çizgi aştı. Bu teoriye ulaşma
yolunda ortaya atılan Süpersicim Kuramı (veya M-Kuramı) gibi kuramlar hiçbir
deneysel veriye temel almaz ve gerçek öngörüler üretmez. Bu yüzden bilimsel
olarak sınanamazlar. Albert Einstein bir zamanlar uyarmıştı: “Anlamaya yönelik
tutku insanı, pek çok kez deneysel veri olmadan, safi düşünceyle, yani
metafizikle, objektif dünyayı anlayabileceği yanılsamasına sürükler. Bugün
metafizik, bilim değildir. Buna karşın, kitaplar ve yayınlar hepsini kabul
edilmiş bilimsel olgu olarak algılanmasına neden oluyor. Fizik çok ileri gitti.
Mike Duff: Teorik fizikçilerin
işi sadece deneylerle çalışan meslektaşlarının keşiflerini açıklamak değil,
henüz bulunmamış fenomenleri öngörmektir. Örneğin kuantum teorisi, deneye
dayanan sonuçlarla yönünü bulurken, Einstein’ın görecelik gene kuramı, sizin
alıntınızın işaret ettiğinin aksine, deneylerden çok bir spekülasyonun
eseridir. Spekülasyon, bu yüzden bilimsel ilerlemenin vazgeçilmez parçalarından
biridir. Fiziğin sadece deneylerde doğrulanmış şeyler hakkında olduğunu
düşünmek genel bir yanılgıdır. Higgs bosonu,1964’te öngörürlüğünde teorinin
hiçbir ampirik temeli yoktu.
Jim Baggott: Bunlar ilgili ama
farklı konular. Bilim, daha iyi bir teori söz konusu olduğunda çok
bağışlayıcıdır, kimse teorilerin nasıl ortaya çıktığı çok ilgilenmez. Ancak
tarih boyunca en spekülatif kuramlar bile deneysel gerçeklere bağlı olarak
sınanmışlardır. Higgs mekanizması 1964’te icat edildiğinde 1983’te CERN’de
keşfedilecek diğer parçacıkların kütlelerini tahmin etmişti. Elbette fizik
yasalarından pek çok matematik tutarlılık vardır. Peki, öngörülerde bulunmayan
bir teori, bilimsel sayılmalı mı? Bunlar soyut matematik veya felsefe
uygulamaları değil midir?
Mike Duff: Sicim teorisi 40 yıl önce ortaya atıldığında
sarsılmayacak bir anıt değildi. Zaman içinde düzenli biçimde değişikliklere
uğradı, yeni keşiflerin ışığında iyileştirildi.
Mesela yerçekimi kanunu ile kuantum mekaniği arasında bir uzlaşma yolu
buldu. Bu arada Hawking’in kuantum kara delik radyasyonu teorisinin mikroskobik
açıklaması da keşfedildi. Bunlar nihai kuram için atılması gereken adımlardı
ama deney yapmaya elverişli şeyler değildi. Medyanın gerçeğe aykırı yorumlarına
gelince, her alanda sansasyon peşinde koşanlar olacaktır. Ama benim kişisel
görüşüme göre en kötü suçlular gazeteciler arasından çıkar.
Jim Baggott: Bilimin metafizikten tamamen bağımsız
olamayacağını kabul ediyorum. Kuramların herhangi bir şekilde uygulaması için
bazı şeylerin kanıtlanmadan doğru olduğunu kabul etmemiz gerekiyor. Metafiziği
fikirlerle verilerden bir karışım elde etmek için gerekli bir tür yağa
benzetirim. Einstein, 1935’te kuantum teorisinin yaygın yorumuna karşı
gelmişti. Bunu yaparken sadece metafizikten güç almıştı. Ama kuantum teorisi iyice oturmuş, deneysel
olarak doğrulanmış bir yapıydı. Einstein yağı kullanarak kuantum teorisini
yorumlamanın önemli pratik sonuçlara yol açabileceğini gösterdi. Bütün
malzemeler hazırdı. Bu yüzden bunun meşru bir bilim olduğunu kabul etmem zor
değil. Ama çağdaş sicim teorisinde ana malzeme kayıp. Ampirik veri yok. Onun
yerine bir sürü akıl yürütme ve tuhaf yorum var.
Yorumlar
Yorum Gönder