Silikon, komünal yaşam getirecek
İstihdamın Ölümü ve Üçüncü Sanayi Devrimi kitapları ile ses getiren ekonomist Jeremy Rifkin son kitabında teknolojik gelişmelerin neredeyse komünist ütopyasına uygun bir evren yaratacağını ileri sürüyor.
Üç
boyutlu yazıcılar, açık kaynak yazılımcılığı, nesnelerin interneti, kitlesel
fonlama, yenilenebilir enerji, giyilebilir teknolojiler,internet üzerinden
mübadele ekonomisi, robotlar, açık kaynaklı uzaktan eğitim… Teknoloji
evrenindeki bu temel eğilimler ve bunların ekonomiye ya da insan yaşamına
etkilerine dair onlarca analiz, dünya medyasında bolca yer bulmuş sıcak
konular. The Third Industrial Revolution (Üçüncü Sanayi Devrimi) ile büyük yankı
uyandıran Amerikalı ekonomist Jeremy Rifkin, bütün bu
gelişmelerin nasıl bir küresel eko sistem yaratacağına dair sistematik
görüşlerini ortaya seren “tekno-fütürist”ler arasına katıldı. Rifkin’in Zero Marginal Cost Society:
The Internet of Things, The Collaborative Commons, and the Eclipse of Capitalism (Sıfır Marjinal
Maliyet Toplumu: Nesnelerin İnterneti, İşbirlikçi Ortaklıklar ve Kapitalizmin Düşüşü)
adlı hayli kışkırtıcı kitabı geçen ay başında ABD’de yayınlandı.
Kitabın
kışkırtıcılığının da bir amacı var. Financial Times editörü Richard Waters’ın,
geçen ay yazdığı gibi Rifkin’in son kitabı, dikkatleri çekmek için aşırı uçtaki
örneklere başvuran diğer “tekno-fütürist” kitaplarından farklı görünmüyor.Kitabın
değeri, sadece belirli öngörülerde doğruluğunda değil, mevcut eğilimlerin uç
uca eklendiğinde ulaşılacak sonucu göstermesi.
Rifkin’in
300 sayfalık, titizlikle araştırılmış ve akıcı şekilde kaleme alınmış son
kitabının temel tezi, teknolojik gelişmeler sayesinde marjinal maliyetlerin
sıfırlanacağı, ürünlerin neredeyse bedava olacağı, bunun da bildiğimiz
anlamıyla kapitalizmin sonu olacağı yönünde. Rifkin’e göre kapitalizmin yerine
“Collaborative Commons” (İşbirlikçi Ortaklıklar) adını
verdiği bir toplumsal düzen hâkim olacak.
Rifkin
“Kapitalizm çağı bitiyor” diye iddia ediyor kitabında. Devamında da“Bu geçiş
hızlı değil ama kaçınılmaz. Hayatımızı dönüştürecek yeni bir ekonomik
paradigma, İşbirlikçi Ortaklıklar yükseliyor. Her iki ekonominin de var olduğu,
kısmen kapitalizmin, kısmen İşbirlikçi Ortaklıkların hâkim olduğu bir dönemi
yaşıyoruz…Yeni bir ekonomik sisteme doğru değişim ağır ilerlese de İşbirlikçi Ortaklıklar
2050’lerde dünyanın büyük bölümünde ekonomik hayatın belirleyicisi olacak” diyor.
Rifkin’in
tezinin iki ana ekseni var: “Sıfır marjinal maliyetli, sonsuz bollukta üretim” ve
bu ürünleri adil olarak paylaşmaya dayalı olarak üretip tüketen bir tür “komün
yaşamı süren” sıradan insanlar…
Sıfır marjinal maliyet
toplumuna, devrim niteliğindeki teknoloji ortaya çıkmasa bile ulaşılacak. “Çünkü
kapitalizm, özellikle serbest rekabetin egemen olduğu pazarlarda, doğası gereği
marjinalmaliyetleri olabildiğince azaltmayı amaçlayan bir sistem” diyor Rifkin.
“Rekabetçi piyasaların özünde bulunan dinamizm pek çok ürün ve hizmette
maliyetleri öyle indirdi ki pek çoğu artık neredeyse bolluktan bedava hale
geldi. Ekonomistler, marjinal maliyetlerin azalmasını memnuniyetle karşıladı.
Ama teknolojik devrimin bu maliyetleri neredeyse sıfırlayacağını öngöremedi”
diyor.
Rifkin’in
bahsettiği teknolojik devrim, hayli karmaşık, neredeyse insanlardan bağımsız
hareket eden bir sistem yaratacak gibi görünüyor: Ona göre, üç boyutlu ve dört
boyutlu yazıcı teknolojisinin ardından yeni ve güçlü bir platform herkesi ve
her şeyi birbirine eklemlenmiş küresel ağ haline getirecek. İnsanlar, makineler,
doğal kaynaklar, üretim hatları, lojistik ağları, tüketim alışkanlıkları,
geri dönüşüm süreçleri ve ekonominin ya da sosyal hayatın diğer bütün yönleri “sensörler
ve yazılımlarla birbiriyle iletişim halinde”olacak. Büyük Veri gelişmiş analizteknikleriyle
işlenecek, algoritmalar öngörüler oluşturacak, “termo-dinamik” verimliliği
artıracak otomatik sistemlere göre programlanacak. Bu gelişme, verimlilikte
büyük artışa yol açacak, bütün ekonomide bütün ürün ve hizmetlerin üretim dağıtımında
marjinal maliyetler sıfırlanacak. Marjinal maliyetler sıfırlandığında da ise şirket
kârları hızla eriyecek, mülkiyet hakları zayıflayacak ve bu da bildiğimiz
anlamda kapitalizmin sonunu getirecek.
Rifkin,
sıfır marjinal maliyet ekonomisinin bugün kısmen yaşanmaya başladığını,
milyonlarca insanın yeni duruma adapte olmak içine konomik yaşamlarını “işbirlikçi
ortaklıklara” taşıdığını belirtiyor.Rifkin, “Prosumers” ların (İngilizcede
Producer/Üretici ve Consumer/Tüketici terimlerinden üretilmiş bir kelime), bugün
olduğu gibi, gelecekte de internet üzerinde bilgilerini, eğlencelerini, ürettikleri
yeşil enerjilerini paylaşacaklarını belirtiyor. Tasarımlarını üç boyutlu
yazıcılarda ürüne dönüştürüp neredeyse sıfır marjinal maliyette çoğaltıp diğer
insanlarla paylaşacak veya eşdeğer ürünlerle değiş tokuş edecekler. Sadece
ürünlerini değil, arabalarını, evlerini, kıyafetlerini ve diğer eşyalarını
sosyal medya siteleri aracılığıyla paylaşacak, kiralayacak veya takas edecekler.
Değişim kulüpleri veya kooperatifler kuracaklar, eşyalarını ve ürünlerini takas
edip ürünlerin kullanım ömürlerini artıracaklar, böylece sıfır marjinal maliyet
toplumuna katkıda bulunacaklar. Öğrencilerin büyük çoğunluğu internet üzerinden
kitlesel eğitim veren kurumlardan mezun olacak. Genç girişimciler mali
kurumları by-pass edip çevreye duyarlı projeleri için kitlesel fonlama
sitelerini tercih edecek. Bu yeni ekonominin yeni alternatif para birimleri de
olacak.
Rifkin’in
bu yeni dünyası,komünist ütopyaya epey yakın bir evreni tasvir ediyor: “Bu yeni
dünyada beşeri sermaye, finans sermayesi kadar önemli olacak;erişim hakkı,
mülkiyet sahipliğinden daha baskın hale gelecek; rekabetin yerini işbirliği
alacak, kapitalist pazar ekonomisinin ‘değişim değeri’ yerini işbirlikçi ortaklıkların‘paylaşılabilir
değerine’ bırakacak.”
Kitap,maddiyata
verilen önemin ölümünü de müjdeliyor. Rifkin’e göre teknolojinin yaratacağı
bollukla, dünyada mallara erişim sorunu kalmayacak, insanlar çocuklarının
geleceği kaygısından arınacaklar. İnsanların yaşam alanlarıylaproblemleri
olmayacak, göçler sona erecek, insanlar gezegenle uyumlu biçimde yaşamaya
başlayacak. Yoksul ve gelişmekte olan ülkelerde refahın artmasıyla doğum oranı
düşecek, dünya nüfusu zamanla beş milyara gerileyecek…
Rifkin’in
kitapta öngördüğü evren elbette kusursuz değil. Yazarın titiz çalışmasına ve
iyimser öngörülerinin altını doldurmaktaki gayretine rağmen akıllarda epeyce
soru kalıyor. Örneğin Infrastructure: The Social Value
of Shared Resources (Altyapı:
Sosyal Değer ve Paylaşılan Kaynaklar) kitabının yazarı Brett Frischmann,
Rifkin’in temel bir soruyu atladığını düşünüyor: “Sıfır Marjinal Maliyet
ekonomisinin parasını kim verecek?” Frischmann, “Sıfır Marjinal Maliyeti
anladık. Peki, sabit maliyetler ne olacak” diye soruyor ve Rifkin’in kitapta bu
soruya tam yanıt veremediğini dile getiriyor.
Bir
diğer temel sorun ise Rifkin’in bolluk evreninde “sanallaştırılamayan
ürünlerin” ne olacağı? Atlantic Council adlı düşünce kuruluşunun inovasyon ve
küresel trendlerden sorumlu kıdemli üyesi Benning Garrett, “Fiziki evrende
sıfır marjinal maliyetlere ulaşılamaz” diyor. Nitekim yeni bir otomobil veya
cep telefonunun marjinal maliyetinin sıfır olma olasılığı yok. Her yeni ürün
için işçilik ve enerji maliyeti ödemeniz gerekir.
Ayrıca
kapitalizmin yeni durumda pes edeceği de kuşkulu. Financial Times’tan Richard Waters’ın hatırlattığı gibi, “Kapitalizm
değişen koşullara uyum gücünü bugüne kadar yaşadığı olağanüstü şoklarda
gösterdi.”
Rifkin gibi pek
çok uzman, “dijitale doğan” milenyum kuşağının paylaşımcılığa yatkın
özelliklerinin dünyayı daha yaşanır bir yer kılabileceğine inanıyor ki haklı görünüyorlar.
Yorumlar
Yorum Gönder