Koylara kıymayın artık!



Bodrum son bakir koyları da bir bir imara açılıyor. Kaşla göz arasında yapılan imar plan tadilatları ile yeşil koylara betonlaştırılıyor veya balık çiftliklerine açılıyor. Bodrum’un denizcileri, mavi tur şirketleri, sivil toplum örgütleri, ticaret odası ve çevreciler doğa katliamına isyan ediyor


image

Halikarnas Balıkçısı, Azra Erhat ve Sebahattin Eyüboğlu,1950’li yıllarda Bodrum’da balıkçı tekneleri ile i başladıkları Mavi Yolculukları yıllar içinde İzmir’den Antalya’ya kadar uzatmışlardı. Azra Erhat’ın bir Mavi Yolculuk dönüşü yazdıklarına bir bakın: "Daha yirmi dört saat olmadı mavi yolculuktan döneli. Bakır tepsinin üstünde serili duruyor getirdiklerim. Odada bir deniz, bir yosun kokusu. Gökova'nın yellerine karışınca açıklık, sağlık soluyan bu koku apartman odasının dört duvarı arasında can çekişiyor, ağlardan güverteye sıçrayan balıklar gibi keskin fırlayışlarla çevresini arıyor sanki." Azra Erhat ve arkadaşları için Mavi Yolculuk bunlar sadece deniz seyahati değildi. Anadolu’nun tarihi ve kültürü ile birleşme anlamı taşıyordu. Yolculukları bir 'ruh arınması' olarak tanımlıyorlardı.

Aydınların 65 yıl önce başlattıkları Mavi Yolculuk 1980’lerde popülerleşti, turizm menülerine girdi, haftalık ve 15 günlük paketler düzenlenmeye başladı. Tekne sayısının artmasıyla fiyatlar düştü, yolculuk kitleselleşti. Elbette bu turların başlangıcındaki ruhunu taşıdığını söylemek mümkün değil. Ama Mavi Yolculuk, bugün turizm kültürünün en Türkiye’ye has, en doğa ile bütünleşmiş turizm türü haline geldi. Mavi turlar, Türkiye’de denizin, denizciliğin ve yatçılığın sevilmesine de büyük katkıda bulundular.

image

Ne var ki artık Batı ve Güney sahillerimizde Mavi tur atacak bakir koy bulmak neredeyse imkansız hale geldi.  Bodrum son bakir koyları da bir bir imara açılıyor. Kaşla göz arasında yapılan imar plan tadilatları ile yeşil koylara betonlaştırılıyor veya balık çiftliklerine açılıyor. Bodrum Denizciler Derneği Başkanı Mustafa Demiröz, “eskiden Kuşadası’ndan güneye Antalya’ya kadar uzanan sahildeki koylarda Mavi Turlar düzenleye biliyorduk. Artık Bordum yarımadasının kuzeyine çıkamaz olduk. Sadece Fethiye ve Gökova körfezlerinde yapılaşmanın olmadığı koyları görmek mümkün artık” diyerek durumu özetliyor. Bodrum’un denizcileri, mavi tur şirketleri, sivil toplum örgütleri, ticaret odası ve çevreciler doğa katliamına isyan ediyor. Çünkü Demiröz'ün söylediği gibi, "Yeni imar bölgeleri açmanın hiçbir meşru gerekçesi yok." Bodrumdaki yatak kapasitesi de konut miktarı da zaten çoktandır ihtiyacın ötesine geçmiş durumda. TURSAB verilerine göre Bodrum'daki konaklama tesisleri sadece temmuz ve ağustos aylarında yüzde 100 doluluk oranına erişiyor. Geçen yaz Ramazan ve seçimlerin etkisiyle doluluk oranı yüzde 40'a kadar düşmüştü. Bodrum Belediyesinin rakamlarına göre kış nüfusu 150 bin olan Bodrum'da 200 binden fazla konut var. Daha çarpıcı bir rakam Gümüşlükte, kıl nüfusu 3 bin 750 olan Gümüşlükte 10 bin konut bulunuyor. 

image

Bodrum'un ihtiyaç fazlası yapılaşması kentin altyapısında da büyük bir baskı yaratıyor. Nitekim Kurban Bayramı arifesinde yaşanan büyük sel felaketi adeta kentin çarpık yapılaşmasına doğanın isyanı gibiydi. "Bodrumluyum. Ben böyle bir felaket görmedim”. Bodrum Belediye Başkanı Mehmet Kocadon’un ağzından dökülen bu samimi itiraf 22 Eylül akşamı yaşanan felaketi özetliyor. Kurban Bayramı’na hazırlanan ilçe, 3 saatte metrekareye 230 kilogram yağış alınca, dağlardan gelen sel sularıyla savaş alanına döndü. Geçmişte dere olan ancak yapılaşmayla cadde ve sokağa dönüşen kent merkezinde sel suları önündeki onlarca otomobili kibrit kutusu gibi sürükledi. Sabah yüzlerce aracın birbiri üzerine çıktığını, köprülerin yıkıldığını, yolların çöktüğünü, elektrik hatlarının yıkıldığını görenler can kaybı olmamasına şükretti...
Toprak rantı peşinde  
Peki, yeni yapılaşma ihtiyacı yokken güzelim koylar, ormanlar ve su havzaları neden imara açılıyor? Bodrum ve çevresinin yapılaşmaya açılmasına karşı faaliyet gösteren Maviyol Platformu'na göre bunun iki nedeni var: 1-Merkezi hükümetin gelir amaçlı imar tahsisler 2- Bodrum yerelinde imar alanının bitmesi. Platformun Sözcüsü Filiz Dizdar durumu şöyle açıklıyor, "Bodrum yarımadasındaki imarlı alanların neredeyse bitmiş olması hazine, orman, tarım, SİT ve sulak alanlar üzerindeki rant baskısını artırdı. Turizm Bakanlığı orman arazilerini otel tahsislerine açarken, köylüye çivi çakma izni verilmeyen tarım arazileri üç kuruşa köylünün elinden toplanıp, belediye meclislerinde plan tadilleri ile golf sahası, villa, otel ve alışveriş merkezleri için imara açılıyor. Sit alanlarının dereceleri düşürülerek imara açılıyor, sulak alanların etrafına golf sahası, villalar yapılarak geri dönüşü mümkün olmayan zararlar veriliyor. Yarımada, izinsiz dolgu ve iskele yapabilme cenneti haline geldi. Yapılan binaların mimarisinin de Bodrum mimarisi ile alakası yok." 

image

Bodrum'da  yeni bir betonlaştırma furyasına yol açan düzenlemeler bundan 10 yıl önce başladı. 2005 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı ülke genelinde hazine arazilerinin turizm yatırımlarına açılması kararını aldı. bu kapsamda Bodrum ve çevresinde de Hazineye ait bir kısmı sit alanı, bir kısmı ormanlık alan olan alanlar da turistik yatırımlara tahsis edildi. Bunlar arasında Bu tahsislerin içinde mavi yolculuk güzergahında başlangıç ve bitiş noktası olan mavi yolculuğun olmazsa olmazı Kissebükü de vardı. 

Doğa ve tarih cennetine eller uzandı 
Kissebükü, Bodrum merkeze yaklaşık 25 km uzaklıkta ormanın berrak denizin kenarına kadar indiği bakir bir koy. Diğer adı Adalıyalı olan koyda, Ege'nin ilk halkı olduğuna inanılan Leleglilerden kalma kalıntılar da var. Bölgedeki kızıl çam ormanının dünyada bir örneği yok. Bakanlık işte bölgesi doğa ve tarih cenneti koya toplam 2500 yataklı 3 dev otelin inşa edilmesine izin verdi. Bu karar Bodrum'daki sivil toplum örgütlerini ayağa kaldırdı. Konu Anayasa Mahkemesi'ne kadar taşındı, inşaatlara izin çıkmadı. Ama Kissebükü hükümet ve yatırımcıların  radarından çıkmadı. Aradan bir yıl geçmeden  hükumet yasayı değiştirdi ve yeniden bu alanların tahsise açılmasının yolunu açtı. 2013'te Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kissebükü'nün bağlı olduğu Yalı Beledesi'nin imar planını değiştirip otelleri 'Eski plandaki ayını yere" aldırdı. Deniz Ticaret Odası Bodrum Temsilciliği ve Bodrum Denizciler Derneği bu plana itiraz edip iptaline ilişkin dava açtı. Danıştay’ın davayı Anayasa Mahkemesi’ne göndermesi sonucu, 2634 sayılı Turizmi Teşvik Yasasının ilgili maddesi iptal edildi. O günden bu güne Kissebükü’nde ve Bodrum’da tahsis yapmadı. 

Çökertmeden Halil'i çıkartacaklar
Kissebükü otellerine karşı başarılı mücadele Gündoğan’da 1 otel ve Çökertme’de 1 otel tahsisi yapılmasının önünü geçti. Bodrum yarımadasının kuzeyindeki Gündoğan limanı çoktan betona teslim olmuş olduğu için ancak yeni bir otele nasıl yer bulunduğuna şaşılır. Ama Çökerme öyle değil. Bodrum-Gökova Mavi yolculuk rotası üzerindeki 'Türküdeki Halil'i ile ünlü'  Çökertme çok yakında bir inşaat fırtınasına tutulabilir. Çünkü 1/25 bin Muğla Milas Çökertme İmar planı hazırlandı. Planda masmavi koya açılan küçük çökerme koyu, Turizm merkezi ilan ediyor. Plana göre 786 hektarlık Çökertme turizm merkezinin üçte biri konaklama alanlarına ayrılacak. Plan bugün sadece 2 pansiyonun bulunduğu Mazı köyünü de kapsıyor. Böylece Bodrum'un doğusunda kalan son 2 şirin köy de tesisleşmeye açılmış olacak. 

8 kata müsaade! 
Milas'a bağlı bir diğer cennet parçası ise büyük bir hızla katledildi Bodrum yarımadasının kuzeyindeki Güvercinlik'in komşu Pina yarımadası bir sene içinde dehşet verici bir yapılaşmaya maruz kaldı. Bir zamanlar Halep çamları ile kaplı olan yarımada yangınlar ve kaçak kesimle yeşili oldukça kaybetmişti. Bu alan son 2 yıl içinde 3 otel inşaatı başladı. Bodrumlu sivil toplum örgütü orman yangını fırsatçılığına izin vermemek için eylemler düzenledi. Konu meclise taşındı, bölgenin nasıl ormanlık alan olmaktan çıkarıldığı, 3 otelin inşaatının hangi izinlerle alındığı hükümete soruldu. Ama bu girişimler Pina'da 8 kat izinli bir otelin yükselmesine, hafriyatının ide kıyıya dökülerek kıyıların izinsiz biçimde doldurulmasına engel olamadı İnşaatı süren otelin karşısındaki arsada Orman Bakanlığının "Ormanları ülkemizin akciğeridir, koruyalım"  yazan tabela artık gülümsetmiyor bile...

image


İzinsiz kıyı dolguları ve hafriyat atıkları bugün Bodrum Yarımadasının her yanında sorun. Maviyol Girişimi'nin uyardığı gibi "Denize dökülen hafriyat ve molozlar flora ve faunaya zarar verip ekolojik zincirin kopmasına, denizin kirlenmesine ve deniz faunasının yok olmasına" neden oluyor. Girişimin sözcüsü Filiz Dizdar daha da ileri giderek "Birkaç yıl sonra deniz sadece seyredilebilir olacak" diyor. Maviyol Girişimi ve Bodrum'un diğer sivil toplum örgütleri,  izinsiz dolgu, iskele, tesis, bina ve otellerle ilgili suç duyurularında bulunuyor. Bodrum Belediye Encümeni bu yapılara sadece para cezası kesiyor ve yıkım kararı alınıyor. Dizdar'a göre yıkımlar bir türlü yapılamıyor çünkü "Yıkım ihalelerine hiçbir firma katılmıyor". Maviyol Girişimine göre Bodrum yarımadası genelinde 385 kıyı yapısı var, bunlardan 316’sı kaçak. 

image

 Bodrum artık 'beyaz' değil
Bodrum'un son inşaat furyasını diğerlerinden ayıran bir diğer özellik ise yoğun yapılaşma. Yatırımcılar arsa fiyatları yükselince daha küçük alanlar daha yoğun yapılaşma yoluna gidiyor. Bodrum imar planında yapılaşma oranı arsanın yüzde 40'ını geçemiyor. 

image



Oysa yapılan otel, rezidans ve konut projelerinde binalar neredeyse birbirinin içine geçmiş durumda. Deniz kıyı çizgisine kadar inen bu konutları bir zamanlar üzerine titrenen Bodrum mimarisine hiç uymuyor. Evler beyaz badanalı ve küçük pencereli değil. Granit kaplı cepheler koylara son derece sevimsiz bir hava veriyor. Yoğun yapılaşma yatırımcıları bile rahatsız ediyor. Mart ayında Yalıkavak'ın girilmedik son noktası olan Tilkicik koyunda 400 bin metrekarelik yat limanı, turizm tesisi ve konut imarlı araziyi 370 milyon TL'ye satın alan Palmali Group, bölgede marina yapmayı düşünmediklerini "Villa otel tesisinde ise yine çevreye çok duyarlı olunacağını, Bodrum mimarisine uygun bitki ve doğa örtüsünü zarar verilmeyeceğini ve imar haklarını minimumda kullanılacağını" açıkladı.
 
image

Datça'daki büyük tehlike 
Bodrum yarımadasında dokunulmadık arazi bırakmazken benzeri bir betonlaşma fırtınası Datça yarımadasında esecek. Çünkü Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü geçen yıl  "Datça-Bozburun Özel Çevre Koruma Bölgesine Ait 1/25. 000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı" yayınladı. Planda Mavi Yolculukların önemli duraklarından Datça yarımadasının kuzeyindeki Kargılı koyu turizm imarına, Akvaryum koyu balık çiftliklerine açılıyor. Yarımadanın güneyindeki Palamutbükü turizm imarına, Kızılbük ise balık çiftliklerine açılıyor. Tabiat Varlıkları Koruma Genel Müdürlüğü, planın amacını, "Datça-Bozburun Özel Çevre Koruma Bölgesi bütününde koruma-kullanma dengesi gözeten, doğal ve kültürel varlıkların korunması esas alınarak bölgenin sahip olduğu yerel potansiyel ve kaynakların ekonomik değere çevrilmesine olanak sağlayacak mekânsal kullanım kararları üretmek" olarak açıklıyor. Plan "Sürdürülebilir turizm ve tarımdan" da bahsediyor ancak planın "Bölgenin sahip olduğu varlıkları ekonomik değere çevirme konusunda yeni fırsatlar sunmayı" hedeflediği de hemen ekleniyor. Plan kısa sürede yerel sivil inisiyatiflerin tepkisini çekti. Plana itirazlar 31 Mayıs'ta sona ererken Datça İnşaat Mühendisleri Odası, Datça Mimarlar Odası; Mesudiye Muhtarlığının yanı sıra yerli halktan da 400’e yakın itiraz başvurusunda geldi. İtirazların büyük bölümü Palamutbükü, hemen doğusundaki Mesudiye koyu ve Kızılbük koyunun  "Turizm tesis alanları" olarak ilan edilmesine yönelik. Bölgede birkaç küçük pansiyon ve bungalov konaklama tesisi bulunuyor. Ancak yeni çevre düzeni planı bu koylarda daha büyük konaklama tesislerinin kurulmasına izin veriyor. İtirazlarda bölgede büyük tesislerin kurulmasına izin verileceği yönünde. Önemli bir bölüm itiraz ise dünyanın en güzel manzaları antik kenti Knidos çevresini de yapılaşmaya açılmasına karşı geldi. Planda Knidos'un hemen yanındaki Bağlarözüne bir marina inşası öngörülüyor. Datça yarımadasının kuzeyinde Gökava körfezinin incilerinden ve bakir kalmış nadir koylardan biri olan Kargılı koyu da konuş yerleşimine açıldığı iddia ediliyor. Plan hazırlayan uzmanlardan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Şehir Planı Uzmanı Umut Müftüoğlu ise basına verdiği demeçte itirazların haksız olduğunu söyledi. Müftüoğlu, "Bu plana bakıp kıyıların yapılaşmaya açıldığı nasıl düşünülür ben anlamadım. Haritalarda, kıyılarda Poseidon deniz çayırlarının olduğu alanlar, tonozlama yapılacak, iskele konulacak yerler işaretlendi. Tekneler gelişigüzel demir atmasın, atılan demirler dibi tarayıp çayırları bozmasın diye oralara tonoz konuldu. Bu mu kıyıların imara kullanılıyor. Bu planda, en etkin şekilde buraları koruyarak kullanmanın çareleri aramaya çalışıldı." 
Müftüoğlu haklı olabilir. Ancak daha önce hazırlanan planların sonuçları yeni girişimlere kuşkuyla bakılmasını daha haklı çıkarıyor. Bodrum yarımadasındaki yapılaşma, 2 yıl önce o zaman henüz Başbakanlık koltuğunda olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da tepkisini çekmiş durumu "Felaket" olarak nitelemişti. Erdoğan, “Bu kadar vicdansızlık olmaz. Yapılaşma denize kadar girmiş. Kıyı-kenar çizgisi filan hak getire. Neredeyse denize düşecekler” diye tepkisini dile getirmiş zamanın Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'a "cezai işlemler başlatması ve kıyı bandını işgal eden yapıların yıkılması talimatını vermişti. Bu tedbirlerin Bodrum'a faydası dokunacağı kuşkulu. Zira Mustafa Demiröz'ün dediği gibi "Yapılaşma başladıktan sonra kıyıları ve koyları bir daha eski haline getirmek imkansız." Bu yüzden yapılması gereken tek şey, kalan koy ve kıyılara insan elinin değmesini engellemek. 

image
İmara açılan bölgeler
Milas Pina Yarımadası (Turizm İmarı) 
Bodrum Aspat  (Turizm İmarı)
Milas Çökertme (Turizm İmarı) 
Bodrum Kissebükü (Balık Çiftliği ve Turizm İmarı)
Bodrum Akvaryum Koyu , (Balık çiftliği)
Datça Palamutbükü (Turizm imarı)
Datça Kızılbük (Balık çiftliği)
Bodrum Tilkicik Koyu(Turizm imarı)

Yat turizmini baltalar 
Bodrum Ticaret Odası Başkanı Mahmut Kocadon
Artık turizmde tarih-deniz-kum-güneş’in yanı sıra doğa da vazgeçilmez bir unsur olmuştur.  Bu nedenle 10 koyun imara ve balık çiftliklerine açılması turizmde ciddi bir kayıp olacaktır. Bodrum Ticaret Odası olarak koyların deniz turizminden öte kullanımına karşıyız. Koyların başka türlü kullanımı açılması yat turizmini olumsuz etkileyecektir. İmara kapalı koylar, yat turizminin can damarıdır. Bence imara açmak bir yana, bu koylara yol bile açmamak gerekiyor. Çünkü yol açılınca günübirlik turizm ile ciddi bir çevre kirliliği oluşuyor.  Yat turizmi kara turizmine daha çok döviz bırakıyor.  BODTO olarak bu koyların imara ve balık çiftliklerine açılmasına ciddi olarak karşı olduğumuzu belirtmek isterim.



Derin endişe duyuyoruz
Bodrum Denizciler Derneği Başkanı Mustafa Demiröz
Bodrum'ndaki yapılaşma artık inanılmaz boyutlara ulaştı. Bu konuda derin endişe duyuyoruz. Koylarımızda yapılaşmaya engel olmak için var gücümüzle mücadele etmeye çalışıyoruz. Doğa harikası koyları imara açan anlayışı anlayabilmemiz mümkün değil. Bacasız sanayi deniyor, turizm gelirlerinin daha da artması gerektiğini söylüyorlar ama turizmin neye dayalı olduğundan habersiz görünüyorlar. Deniz turizminin, yatçılığın denizlerin ve koyların korunmasına dayalı olduğundan habersiz gibi hepsi betonlaştırılıyor. Rantın önünde durulamıyor. Yarın sonuçların ne olacağını kimse görmek istemiyor. 
Bodrum Denizciler Derneği olarak sürdürülebilir turizmin yanındayız. Mavi tur ve yatçılığın Bodrum ekonomisinin en önemli gelir kaynağı olduğunun farkındayız. Dünyanın hiçbir yerinde Mavi tur tarzı bir turizm yok. Ayrıca Türkiye dünyanın en büyük ticari  yat filosuna sahiptir. Koyların yapılaşmasına sadece Bodrum halkının değil bütün Türkiye'nin hatta dünyanın karşı çıkması gerekir. 




Kıyı ekosistemi zarar görecek 
DenizTemiz Derneği/ TURMEPA Genel Müdürü Akşit Özkural
Muğla’ya ortalama 3 milyon turist gelmektedir. Koyların plan değişiklikleriyle imara açılması ile turist sayısında artış yaşanması öngörülmektedir. Belirtilen koylar, özellikle yat turizminin yoğun olduğu bölgelerdir ve yapılacak tesis yatırımları sonrasında tekne sahiplerinin bölgeye yönelimi artacaktır.
Bu noktada artan tekne trafiğinin çevresel anlamda yaratacağı sorunlar ortaya çıkabilir. Teknelerin sintine, sıvı ve katı atıkları denizin kirlenmesine, hoş olmayan kokulara ve görüntü kirliliğine neden olabilir. Tekne sahiplerine atık alım hizmeti verilmesi, bununla ilgili altyapının hazırlanması ve resmi yollarla takibinin sağlanması elzem bir konudur.
İmara açılan alanların ve özellikle de yarımadanın etrafının doldurulmaya başlandığı basında son günlerde geniş yer bulmaktadır. Doldurma işlemi yapılmaya devam ederse maalesef kıyı ekosistemi zarar görecek, kıyılarda üreyen ve yaşayan canlıların yaşam alanları yok olacak ve biyoçeşitlilik tehdit altına girecektir. Dolgu yapılması ayrıca doğal oluşumların ve karakteristik özelliklerin korunması ve devamı ilkesine de aykırı bir durum oluşturmaktadır.
Bodrum Yarımadası’nda özellikle Gümüşlük civarı, çok büyük bir oksijen kaynağı olan deniz çayırları açısından da oldukça zengindir. Söz konusu çayırlar dünyada ve Türkiye’de koruma altındadır. Bölgede tekne trafiğinin artması çevre kirliliğini ve kıyı yapısının değişmesini beraberinde getirerek deniz çayırlarının da zarar görmesine neden olabilir.
Balık çiftlikleri; genel görünümü ve estetiği bozma, ulaşımı etkileme, hastalık taşıma ve genetik etki sonucu doğal balık popülasyonlarını etkileme gibi farklı açılardan sorunlar yaratabilmektedir. Denizel canlıların yaşam kaynağı olan suda ötröfikasyon, toksik alg patlaması olasılığı, doğal su sirkülasyonunu değiştirme ve su kalitesini bozma, dipte organik zenginleşme, metan ve hidrojen sülfür üretimi ve gaz sızıntısı, sülfür bakterilerinin gelişimi, biyokimyasal oksijen ihtiyacında artış, bolluk ve tür kompozisyonunda azalma, fırsatçı türlerin artışı gibi olumsuzluklar yaratması da riskler arasındadır.  
Sonuç olarak; deniz ve kıyı ekosistemleri hassastır ve sürdürülebilir yaşam adına itinayla hareket edilmesi gerekir. Söz konusu yatırımların deniz ve kıyı yaşam alanları için analiz edilmesi, faydalarının ve neden olacağı tahribatların karşılaştırılması titizlikle, bilimsel olarak, üstün kamu yararı ve üstün ekosistem yararı esas alınarak yapılmalıdır.

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Geleceğin ulaşım araçları

Türkiye’nin ilk inovasyon okulu

Cristiano Ronaldo